Depresyon her ne kadar çoğu kişi tarafından bir hastalık değil içinde bulunma hali (bu hal depresyondan sonucu oluşan haldir, kendisi değil) gibi algılansa da, günümüz modern toplumunda çok yaygın olarak görülen ve çoğu zamanda umursanmayan ya da yanlış değerlendirilen bir hastalıktır. Doğru bir yaklaşımla tedavi edilip tedavi sürecinde destek olunmazsa da çok tehlikeli sonuçlara yol açabilen (ne yazık ki kişinin kendi hayatına son vermesine kadar gidebilmektedir) kişinin tüm hayatını alt üst eden bir hastalıktır. Bu yazımızda Depresyon Nedir? Depresyonun Sebebi Nedir? Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalıdır? Nedensiz Depresyon Olur mu? gibi soruların cevaplarını vermeye çalışacağız. Keyifli okumalar
Depresyon Nedir?
Depresyon (Majör Depresif Bozukluk) hissetiklerinizi, eylemlerinizi, düşüncelerinizi kısacası hayatınızın tamamını olumsuz etkileyen, ciddi ancak tedavi edilebilen tıbbi bir hastalıktır. İnsanı sürekli üzüntü halinde olmaya iten, olup biten her şeye olumsuz gözle baktıran ve hayattan zevk alamamaya sebep olan bir hastalıktır. Hasta olan kişilerde fiziksel ve ruhsal olarak bir çöküş, ilgisizlik ve bıkkınlık hali mevcuttur. Bu kişinin elinde olan bir durum değildir. Hatta bazen hastalara moral olsun diye depresyon durumundan çıkmasına yardımcı olması için çeşitli pozitif söylemler üretilmiştir. “Hayatı değiştir” “şunu yap, bunu yapmayı bırak” gibi motive edici olduğu düşünülen cümlelerle depresyonda olan kişi motive edilmeye çalışılır.
Ancak bu konuda yapılan yanlışlardan biride bu motive ediciliğin işe yarayacağını düşünmektir. Depresyonun sebeplerinden biri de bu davranışları yapamamaktan, kendince bu gücü azmi bulamamaktan kaynaklanmaktadır. Kısacası hastaya tüm bunları söyleyip durmak çoğu zaman hasta da olumlu değil olumsuz yönde etkiye sebep olmaktadır. Örneğin eyleme geçecek gücü kendinde bulamayan hasta, kendini beceriksiz olarak görebilmekte depresyon haline iyice gömülebilmektedir. Genelde iyi niyetle yapılmaya çalışılan bu motive edici davranışlar istenildiği gibi iyiye değil tam tersine hasta için yıkıcı sonuçlara dönüşebilmektedir.
Depresyon (Majör Depresif Bozukluk) hissetiklerinizi, eylemlerinizi, düşüncelerinizi kısacası hayatınızın tamamını olumsuz etkileyen, ciddi ancak tedavi edilebilen tıbbi bir hastalıktır.
Depresyon Neden Olur?
Depresyon insanın psikolojik durumunu ilgilendirmesi sebebiyle direkt bir sebebe bağlanamamaktadır. Örneğin birimiz için içinden çıkılmaz bir durum olabilen sevdiğimiz bir kişiyle ayrılma durumu, başka bir kişi için kolay olmasa da bu kadar zor ve karmaşık bir hal almayabilir. Depresyonun çoğu sonucu (üzgün hal, depresif davranışlar, yalnızlık hissi gibi) ortak olsa da sebepleri kişiye özeldir. Çünkü herkesin hayatımızın içinde sürekli yer alan stres ile baş etme yöntemi ve süresi farklıdır.
Nedensiz Depresyon Olur mu?
İstatistiklere göre, her 4 kadından birisi yaşamı süresince depresyona yakalanma riski taşırken bu oran erkeklerde daha düşüktür. Ortalama olarak her 5 erkekten biri yaşamı boyunca depresyona yakalanma riski bulunmaktadır
Yaş aralığına göre de farklılık gösteren depresyon oranlarında en yüksek oranı ne yazık ki gençlerde göstermektedir. Gençler arasında % 50’lere varan oranda depresyon riski bulunmakta ve bunu % 30’lara varan oranda 60+ yaş üstü insanlar izlemektedir.
Depresyonun yoğunlaştığı dönemlere bakıldığında bu durumun öylesine ortaya çıkmadığını görüyoruz. Örneğin gençlerde yaşa bağlı olarak bedensel gelişme, hormonal değişim, artan cinsellik dürtüsü gibi olaylardan dolayı vücudun gelişimine yetişemeyen bir psikolojiden dolayı depresyon görülebilmektedir. Kısacası hangi yaş aralığında olursa olsun depresyon nedensiz bir şekilde ortaya çıkmamakta arkasında mutlaka ruhsal yada bedensel bir problem yatmaktadır.
Hastalara doğru yaklaşımın ilk kuralı hastaların durumunun doğru değerlendirilmesidir. Bu değerlendirme bizim gibi sıradan insanların değil, bir uzman yardımı ile yapılabilecek bir değerlendirmedir.
Depresyon Hastalarına Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?
Depresyonda olan hastalara doğru yaklaşımın ilk kuralı hastaların durumunun doğru değerlendirilmesidir. Bu değerlendirme bizim gibi sıradan insanların değil, bir uzman yardımı ile yapılabilecek bir değerlendirmedir. Bizlerde bu yazımızda, hastanın tedavisine dair değil, uygulanan ana tedaviye nasıl yardımcı olabiliriz, yapılan değerlendirmeler ve koyulan teşhisin ardından hastaya nasıl yaklaşmalı ve yardım konusunda neler yapabiliriz bu doğrultuda bilgilendirmeye çalışacağız.
Öncelik yukarı da kısaca bahsettiğimiz gibi hastaya motive edici bir şekilde sürekli bir şeyler yaptırmaya çalışmak kesinlikle doğru bir davranış değildir. Bu davranışlar biz fark etmeden hastanın daha kötüleşmesine ruh halinin daha da dengesizleşmesine neden olmaktadır. Depresyonda olan hastaya yaklaşırken kesinlikle bu tarz davranışlardan kaçınılmalıdır. Doğru yaklaşımlar kişiden kişiye tarz, metot olarak değişebilir ama özünde yaklaşımın amacındaki ana fikir aynıdır. Bizde burada ana fikirleri sırayla anlatmaya çalışalım;
Uzmanlarda, hastaların çoğunluğununda aynı şeyden yakınmaktadırlar, yalnızlık. Kişiler çevrelerinde kendilerini ve içinde oldukları durumu anlayan kimse olmadığını düşündükleri içinde depresyon halinden kurtulmaları çoğunlukla mümkün olamamaktadır.
Kişiye Onun Yanında Olduğunuzu Hissettirin
Uzmanlarda, hastaların çoğunluğununda aynı şeyden yakınmaktadırlar, yalnızlık. Kişiler çevrelerinde kendilerini ve içinde oldukları durumu anlayan kimse olmadığını düşündükleri içinde depresyon halinden kurtulmaları çoğunlukla mümkün olamamaktadır. Burada bize düşen yukarı da bahsettiğimiz uzman değerlendirmesi ve diğer adımlardan sonra, kişiye onun yanında olduğumuzu söylemek ve bu söylemi de hayat geçirmektir. Hastaya onun içinde bulunduğu hali tam olarak ya da hiç anlayamasak bile, onun bizim için kıymetli olduğunu, onu sevdiğimizi ve her durumda onun yanında olduğumuzu bir şekilde hissettirmemiz gerekmektedir. Bunu nasıl hissettirebileceğimiz tamamen hasta ile olan ilişkimize bağlı bir durumdur.
Yukarı da da bahsettiğimiz gibi metotlar tamamen kişiye özeldir ve ona göre düşünülmelidir. Hasta olan kişi örneğin eşimiz, sevgilimiz ise sevdiği bir çiçek, sevdiği bir yemeği birlikte yapmak veya onun beğendiği sevdiği bir diziyi birlikte izlemek bile olabilir. Şundan emin olabilirsiniz, burada yapılacak şeyin miktarı, maddi değeri, büyüklüğü hiç bir önem taşımamaktadır ihtiyaç olan şey manevi değeri yani kişiye hissettireceği şeydir. Ona vereceğimiz ben seni az anlıyor ya da hiç anlamıyor olabilirim ama seni seviyorum ve sonuna kadar yanındayım mesajı vermektedir. bu mesaj uzmanların ilaçla uyguladıkları tedavi kadar önemli bazı durumlarda ise bu ilaçla tedaviden daha kıymetli bir durumdur.
Hastaya verilen tavsiyelerin problemli olduğunu, yukarı da anlatmıştık. Evet bu hastaların motive edilmeye ihtiyaçları var ama bu nasıl yapılmalıdır?
Onu Motive Etmeyin, Sevdiğini Aktiviteye Dahil Edin
Hastaya verilen tavsiyelerin problemli olduğunu, yukarı da anlatmıştık. Evet bu hastaların motive edilmeye ihtiyaçları var ama bu nasıl yapılmalıdır? Örneğin gezmeyi seven birinin depresyonda olduğunu düşünelim. Bizim bu durumda kişiyi sürekli gez, dolaş şeklinde motive etmeye çalışmamızın hiç bir anlamı yoktur. Çünkü hasta zaten kendinde bunu yapacak gücü bulamadığı için depresyondadır. Bunu sürekli ona söyleyip durmak kişide eninde sonunda ters etki yapacak ve durumunu kötüleştirecektir. Bunun yerine hastanın sevdiği yerleri bir program dahilinde birlikte gezmeye ikna edip birlikte dolaşmak yolculuk boyunca da ona eşlik etmek, hastanın ruh halinin değişmesine yardımcı olacaktır. Tüm bu yolculukta onunla birlikte olmamız onun içinde düştüğü yalnızlık duygusundan kurtulmasına yardımcı olarak ilerlemesi için güç verecektir.
Aktivitenin ne tarz olduğunun burada bir önemi yoktur. Hasta ile birlikte balkonda çay içmekten şehirleri ülkeleri gezmeye kadar büyük çaplarda düşünülebilir. Önemli olan hastanın durumunun değişimine yardımcı olabilmesidir gerisi sadece detay ve imkanlar oluşur. Dikkat edilmesi gereken şeylerden biride bu süreçte hasta gönülsüz olarak katılıyor olabilir, sürekli üzgün modda olabilir, şikayet edebilir veya farklı davranışlar sergileyebilir. Bize düşense tüm bu olumsuzlukları görmezden gelerek bunu sürdürmek ve yapılana onu ortak etmeye çalışmaktır. Bir süre sonra kendisinin yalnız olmadığına ikna olduğunda onunda davranışlarının değiştiğine sizlerde şahit olacaksınız. Tüm bunlar için sabırla çabalamak ve vazgeçmemek gerekiyor.
Yukarıda bahsettiğimiz yaklaşım kısmında ki olayları planlamak, yapmak elbette ki kolay değildir. Günümüzde çoğu insanın bırakın başkalarını kendilerine bile zor zaman ayırdığını düşünürsek bu önemli ama gerekli bir fedakarlıktır.
Sabır, İnanç ve Dürüstçe Hareket Etmek
Yukarıda bahsettiğimiz yaklaşım kısmında ki olayları planlamak, yapmak elbette ki kolay değildir. Günümüzde çoğu insanın bırakın başkalarını kendilerine bile zor zaman ayırdığını düşünürsek bu önemli ama gerekli bir fedakarlıktır. Sabırla, yeniden yeniden deneyerek hastayı ortak çabanıza ikna etmek, onu incitmeden, zorlamadan bu halden kurtarmaya çalışmak kolay bir iş değildir. Bunun içinde daha önce bahsettiğimiz gibi eğer yeterli bilgi sahibi değilsek mutlaka bir uzmana danışmalı ve onunda önerileri ile hareket etmeliyiz. Tüm süreç boyunca hastaya her zaman dürüst olmak her zaman çok önemlidir. Çünkü kendisini yeterince kötü hisseden bir hastaya yalan söylemek onu iyileştirmek yerine sadece geri dönülmeyecek şekilde yaralayacak ve depresif halini derinleştirecektir.
Sonuç olarak, tüm süreç gerçekten fedakarlık, sabır ve zaman istemektedir. Ama eğer sevdiklerimize yardım etmek istiyorsak bu fedakarlığı, sabrı, aksilikleri, sıkıntıları göğüsleyebilmeli ve onunla birlikte çabalamalıyız. Çünkü sevilen değerlidir ve insan bunu korumak ister. Umuyoruz ki, sizlere yol göstermede faydalı olabilmişizdir. Başka bir yazıda buluşmak dileğiyle. Sağlıklı ve iyi günlerde kalmanız dileğiyle…